HERŞEYİ DOĞRU YAPMAYA ÇALIŞMAK

HERŞEYİ DOĞRU YAPMAYA ÇALIŞMAK

Her şeyi doğru yapmaya çalışmak iyi çocukların istedikleri hayatı elde etmelerini engeller...

MÜKEMMEL OLMAK SIKICIDIR...

Tüm yaşamın özü; evrim değişim ve gelişimdir. Bu sürecin bireyde doğal ve eksiksiz bir şekilde gerçekleşmesi için ,kişinin kontrolü bırakmaya istekli olması gerekir. Bırakmak, yaratılışın güzel, tesadüfi kaosunun kişinin benliğinde yankılanmasına izin verir. Sonuç, dinamik ve tatmin edici bir yaşamdır.

her şeyi doğru yapmaya çalışmak

İyi çocuklar , hayatlarını sorunsuz ve olaysız tutmaya çalışmak konusunda takıntılıdır. Bunu "doğru yapmaya" çalışarak ve "kurallara" uyarak yaparlar. Ne yazık ki, bu yaşam stratejisi, herhangi bir yaratıcı yaşam enerjisine son vermenin en etkili yoludur. Bu kapak, tutkularını öldürür ve iyi çocukların tam potansiyellerini yaşamasını engeller.

  • Sürekli doğru yapmaya çalışmak, iyi çocukların yaratıcılıklarını ve üretkenliklerini çalar.
  • Mükemmellik için çabalamak, iyi çocuğun kusurlarına odaklanmasını sağlar.
  • Dışarıdan onay almaya çalışmak veya onay aramak, iyi çocuğu sıradanlığa saplanmış bırakır.
  • Denememek,  kusurları ve hataları gizlemek, iyi çocuğun risk almasını veya yeni bir şeyler öğrenmesini engeller.
  • Sürekli Kurallara uymaya çalışmak, iyi çocuğu katı, temkinli ve korkak yapar.
Pek çok İyi Adam ve çocuğun hayatlarından ve mesleklerinden memnun olmaması, sıkılması veya mutsuz olması, bu kendi kendine koyduğu sınırlar yüzündendir.

HERŞEYİ KENDİ BAŞINA YAPMAYA ÇALIŞMAK

Her şeyi kendi başına yapmak iyi çocukların istedikleri hayatı almasını engeller.

Efendi adamlar , çocukken ihtiyaçlarını zamanında ve makul yollarla karşılayamadı. Kimisi ihmal edildi, kimisi kullanıldı, kimisi istismar edildi, kimisi terk edildi. Hepsi, ihtiyaçları olmasının kendileri için kötü ya da tehlikeli bir şey olduğuna inanarak büyüdüler. Hepsi, eğer hayatta bir şeye sahip olacaklarsa, bunun onlara bağlı olacağına inanarak büyüdüler.

**Cinsel ihtiyaçta bunlardan biridir. Çocuklukta cinselliğin ayıp, pis ve kötü bir şey olduğunu düşünen bir çocuk , sağlıklı cinsel ilişkiler yaşayamaz. Kendi cinselliğinden koparak, cinselliği porno filmlerden öğrenerek yaşamaya çalışır. Kendi maskülen tavırlarından ve erkeksi eril enerjiden kopmaya ve cinselliğini bastırmaya çalışır. Hiç cinsel ilişkiye girmese bile vücut doğal yollardan boşalma sağlar. 

Sonuç olarak, iyi çocuklar korkunç alıcılardır. Yardım istemekten çok korkarlar. Başkaları onlara yardım etmeye çalıştığında tamamen mutsuz olurlar. Başkalarına yetki vermekte zorlanırlar.
Yardım etmek ve yardımlaşmak insani bir şeydir. Fakat bu zamanda herkesin iyiliği kabul edilmez. Çünkü yeri gelir sana o iyiliğin bedelini ödetir. İyiliğini alacağınız adamın karakterine bakın. Karakteri zayıf adamların iyiliklerini geri çevirin veya karşılığını verin. Böylece kimsenin minneti altına girmemiş olursunuz. Karakter zaafı hiç bir şeye benzemez. Bugün küçük bir menfaat için yalan söyleyen bir adam , yarın büyük bir menfaat için yalan söyler. Unutma , beş aptalla takılırsan altıncısı sen olursun , beş zeki adamla takılırsan altıncısı sen olursun, beş cesur adamla takılırsan altıncısı sen olursun, beş karaktersiz ile takılırsan altıncısı sen olursun...

Her şeyi kendileri yapmak zorunda olduklarına inandıkları için, İyi çocuklar nadiren tam potansiyellerine ulaşırlar. Hiç kimse her şeyde iyi olamaz veya kendi başına başarılı olamaz. İyi çocuklar bunu yapabilmeleri gerektiğine inanırlar. Her şeyin ukalası olabilirler, ancak genellikle hiçbirinde usta değildirler. Bu çocukluk şartlandırması, hayatın herhangi bir alanında asla olabilecekleri kadar olamayacaklarını ve gerçek potansiyellerini ortaya dökmemeyi garanti eder. 


KENDİNİ SABOTE ETMEK 

Kendini sabote etmek ve başarmaktan korkmak , iyi çocukların istedikleri hayatı elde etmesini engeller.

İyi çocuklar başarı korkularından dolayı kendilerini sabote etmekte ustadırlar. 
Başarılarını şu şekilde baltalıyorlar:
  • Boş işlerde zaman kaybetmek.
  • Bahaneler üretmek.
  • Projeleri bitirmemek.
  • Odaklarını diğer insanlara çevirmek ve diğer insanlarla ilgilenmek.
  • Aynı anda birden çok fazla iş ve proje yürütmek.
  • Kaotik ilişkilere alışmak
  • Erteleme yapmak
  • Sınır koymamak
  • Eğlence düşkünlüğü 
kendini sabote etmek

İyi çocuklar genellikle yeterince iyi  görünmek konusunda iyidir. Ancak gerçekten harika olmak - gerçekten zirveye çıkmak - çok fazla istenmeyen dikkat ve incelemeye davet eder. Başarının parlak ışıkları, kendi algıladıkları çatlakları ve kusurlarını aydınlatmakla tehdit eder...( ünlülerin her hareketinin takip edilmesi gibi.. Ünlü biri bir yerde "piç" dese magazinciler büyük bir kusurmuş gibi piyasaya malzeme ederler. Çoğu ünlü insan bile bu kadar tanınmaktan şikayet ederler. )

Sonuç olarak, Efendi Adamlar asla çok başarılı olmadıklarından emin olmak için birçok yaratıcı yol bulur. Bir şeye başlamazlarsa, başarısız olmazlar. Bir şeyi bitirmezlerse, eleştirilmezler. Aynı anda çok fazla şey oluyorsa, hiçbir şeyi iyi yapmak zorunda kalmayacaklardır. Yeterince iyi mazeretleri varsa, insanlar onlardan çok fazla şey beklemezler.

ÇARPIK BİR KENDİLİK İMAJI

Bozuk bir çarpık imaj iyi çocukların istedikleri hayatı yaşamasını engeller.

Çocukluk döneminde ihtiyaçları zamanında ve makul bir şekilde karşılanmadığı için, İyi Adamlar ve çocuklar  kendileri hakkında çarpık bir görüş geliştirdiler. Saf ve olgunlaşmamış bir mantıkla, ihtiyaçları önemli değilse, onların da önemli olmadığı sonucuna vardılar. Bu onların zehirli utançlarının temelidir. Özünde, tüm İyi çocuklar yeterince önemli veya iyi olmadıklarına inanırlar.

İyi bir çocuk ; kritik, muhtaç veya bağımlı bir ebeveyne bakması için çağrıldıysa ve onunla beraber yaşadıysa , çift doz toksik utanca boğuldu.. Bir çocuk, eleştirel bir ebeveyni memnun edebilmesi, depresif ebeveynin sorunlarını çözebilmesi ve boğucu bir ebeveynin ihtiyaçlarını karşılayabilmesi gerektiğine inanır. Maalesef bunlarda başarılı olamaz.

İyi bir çocuk ; anne yada babanın düzeltilmesi gereken durumları ile ilgilenememelerinin bir sonucu olarak, pek çok iyi çocuk derinlere yerleşmiş bir yetersizlik duygusu geliştirdi. Bu işi yapabilmeleri gerektiğine inanıyorlardı. Yine de, hiçbir zaman doğru ya da yeterince iyi yapamadılar. Anne hala depresyondaydı, baba hala aynı şekilde davranıyordu. 

""""" İyi bir çocuk , aile içinde sürekli eleştiriliyor , kıyaslanıyor ve beceriksiz olarak görülüyor ve ebeveynlerini memnun edemediğini düşünüyordu. Aile içinde sürekli çatışmalardan kendini sorumlu tuttu ve bunu düzeltmeye çalışmanın kendisinin bir sorumluluğu olduğunu hissetti. Bu durumlarda kendini suçladı ama elinden gelenin en iyisini yapmaya çalışsa da başarılı olamadı. Kendini daha çok yetersiz, işe yaramaz ve değersiz hissetti. 

Aile içinde anne ve babanın sürekli kavga ettiği , memnuniyetsiz bir babanın elinde büyüyen bir çocuk, kendini yetersiz ve değersiz hisseder. Bu değersizlik hissi ona empoze edilmiştir. Kendinde bir eksiklik hisseder. Onun suçu değildir. Eğer baba kendine değer vermeyen biriyse karşıdakine yansıtma yapar. Çoğunlukla eleştirilen ve başarmak zorunda hissettirilen bir çocuk , sürekli kaygı, endişe ve kendini sevilmemiş hisseder. Bunun sonucunda kendi içine kapanarak, başarısız olacağını ve ne yaparsa yapsın ailesini memnun edemeyeceğini içten içe hissederek daha çok suçluluk hissine kapılır. Bu durum 50 kilo kaldırabilen bir insana , 200 kilo yüklemek gibidir. Çocukluk zamanını eğlenerek öğrenme ile geçirecek olan çocuk ; zamanını kafasına yerleştiren büyük bir yük ile mücadele etmek ve onu kaldırmakla geçirir. Bunun sonucunda kaygı , endişe ve stres ile kafası allak bullak olur ve bir çok hastalığa davet çıkarır. Kaygı bozukluğu, depresyon , utanç, suçluluk, değersizlik , sürekli bir şeyler başarmaya çalışmak , hata yapmaktan korkmak ve karmaşık fikirler içinde boğulup gider...Babasının ona empoze ettiği değersizlik ile kendini başkalarıyla kıyaslamaya başlar. 

Bir araştırmaya göre babasından dayak yeme korkusu ile uyumuş numarası yapan çocuklarda , ileri yaşlarda hastalık hastalığı ortaya çıktığı tespit edilmiştir. Baskı zihni tahrip eden bir şeydir. Sürekli fikirler içinde boğulan bir zihin , doğru düşünerek iyi kararlar alamaz. Hayat bu kadar karmaşık ve kaos dolu iken bir de kendi zihnindeki problemlere takılıp onları çözmeye çalışır. Takıntılar , sürekli düşünme hali , peşine gelen hayattan kopukluk hissi vs...Bunlar zamanını işgal eden bir virüs gibidir.. 

Eğer böyle bir ortamda yetişmiş ve kendinizi değersiz hissediyorsanız bu zinciri kırmak zorundasınız. Farkında olmasanız da çocuklukta size hissettirilen duygular , iç sesiniz haline gelir ve beyinde otomatik düşünce şeklinde devam eder. Bunların farkına varıp yerine daha mantıklı düşünceler koymazsanız, anne yada babanız; yanınızda olmasa da bu devam eder. Hatta ölmüş olsalar bile...

Daha önce bu konuda bir kitap tavsiyesi önermiştim. İÇİMİZDEKİ ÇOCUK kitabını alıp mutlaka okuyun. Şimdi bu şemaları değiştirmek için yeni bir kitap öneriyorum. İYİ HİSSETMEK - DAVİD BURNS

Bu içsel sesler ve otomatik düşünceleri fark etmek için yalnız kalmanız ve kendinizi dinlemeniz lazım. Günümüzde dışarıdan beynimize  çok bilgi akışı doluyor ve zihin hepsiyle meşgul oluyor. Bunlardan biraz olsun uzak kalarak kendi iç sesinizi dinlemeye başlayabilirsiniz. Zihni meşgul eden ve adlandırmadığınız her şey sizi rahatsız edecektir.! Bunun en etkili tedavilerinden biri , tek başınıza kalarak , dışarıdan herhangi bir uyaran olmadan , kendi içinizden geçenleri dinleyip yüzleşmektir. Günde sadece ; bir saati yalnız geçirip her şeyi kapatıp, kendi iç sesinize kulak verin. 

Ne düşünüyorum ?
Ne hissediyorum ? 
Ne yapmak istiyorum ? 
Kendi hakkındaki düşüncelerim neler ?

Nasıl ki; bir binanın temeli sağlam olmadan üstüne atılan tuğlalar binayı sağlam yapmazsa, çocuklukta yaşadığın olumlu yada olumsuz duyguları ve kendi hakkındaki düşünceleri ortaya çıkarmazsan , öğrendiğin şeylerin çoğu, üstünde sağlam kalmayacaktır. İçselleştirme böyle olur..

Çoğu insanın yaptığı hata budur. Kendinden korkup kaçar. Kötü düşünmekten korkar. Hayal dünyasında yaşamayı sever. Gerçekler acıdır ve acıtır. Fakat; demir ateşe girmeden nasıl şekil almıyorsa , insanda gerçeklerin acısında pişmedikçe gerçek bir erkek, gerçek bir insan olamaz... devam edelim...""""""

Bu içselleştirilmiş yetersizlik ve kusurluluk duygusu yetişkinliğe taşınır. İyi çocuklar her şeyi doğru yapmaya çalışarak( geçmişi ) telafi etmeye çalışırlar. Böyle yaparak kimsenin ne kadar yetersiz olduklarını asla öğrenemeyeceğini umarlar. Bazı iyi çocuklar ise denemeden vazgeçerler...

Bu yetersizlik duygusu, efendi adamların kendilerini görünür kılmalarını, risk almalarını veya yeni bir şeyler denemelerini engeller. Gerçekte ne kadar yetenekli ve zeki olduklarını asla görmeden, onları aynı eski rutinde tutar( Öğrenilen şemaları devam ettirir). Çevrelerindeki herkes bunları görebilir, ancak çarpık çocukluk lensleri gerçek potansiyellerini ve yeteneklerini doğru bir şekilde görmelerine izin vermez.

Bu çarpık benlik imajının sonucu,  duygusal ve bilişsel bir cam tavandır. Bu görünmez kapak, iyi çocukların olabilecekleri her şeyi olmasını engeller. Bunun üzerine çıkmaya çalışırlarsa, başlarını çarparlar ve daha tanıdık bir bölgeye düşerler.

Post a Comment

Daha yeni Daha eski